Gayrimenkul sektöründe yönettiği büyük veri havuzuyla İstanbul depremine
ilişkin verileri mercek altına alan GABORAS Gayrimenkul Borsası, İstanbul’da
yaşanması beklenen depremin muhtemelen en fazla etkileyeceği bölgeleri
gösteren ‘İstanbul Deprem Haritası’nı yayınladı.
GABORAS
tarafından geliştirilen GOS terminallerinde, 5 bin 343 kilometrekarelik
İstanbul’un zemin durumu ve yapı envanteri masaya yatırıldı. Zemin
formasyonlarına yapılan puanlamalar ile bina yapım yılı, 2007 yılında hayata
geçirilen deprem yönetmeliğinden önce olan yapıların bir araya getirildiği
çalışmada Avrupa yakasının Asya’ya göre daha fazla deprem riski taşıdığı
görüldü. Deprem gerçeğinin bir an olsun unutulmaması gerektiğini belirten
GABORAS CEO’su Kurtuluş Altun, “Dün 4.2 şiddetinde gerçekleşen depremde de
görüldüğü üzere tüm planlamalarımızı deprem merkezli yapmak zorundayız.
Ekonomik veya siyasi aldığımız her kararın arkasında deprem gerçeği yatmalıdır.
Bu mesele herkesi ilgilendirir. Bu gerçeğe sırtımızı dönemeyiz” dedi.
Harita
üzerinde sayısallaştırılan veriler üzerinden gerçekleştirilen okumalar
neticesinde olası büyük İstanbul depreminin en fazla etkileyeceği bölgeler
tespit edildi. Tarihi yarımadanın neredeyse tamamında zemin formasyonunun iyi
olmadığının saptandığı incelemede İstanbul’un Türkiye’deki kentsel dönüşümlerin
0.33’ünü, riskli alanlarının 10.71’ini, yenileme alanlarının ise 53.17’sini
kapsadığı tespit edildi.
Asya
yakasının zemin formasyonu olarak Avrupa Yakası’na göre daha sağlam olduğunun
ortaya çıkarıldığı incelemede Avrupa Yakası’nda Fatih’in yanı sıra
Bahçelievler, Bakırköy ve Güngören’in zemin formasyonunun yanı sıra yapı durumu
olarak da eski yapıların çoğunlukta olduğu belirtildi.
Çalışmada
Zeytinburnu’nun tarihi yarımadaya bakan bölümleri ile Avcılar’ın sahil
kesimleri ve Boğaziçi öngörünüm bölgelerinin depremden etkilenecek öncelikli
alanlar olarak ön plana çıkıyor. Anadolu Yakası’nda Kartal – Maltepe sahil
kesimi ve Kadıköy’ün batısı dikkat edilmesi gereken bölgelerin başında geliyor.
İstanbul’da geçen yıl e-devlet üzerinden açıklanan toplanma alanlarını da
incelendiği çalışmada kişi başına 1.17 metrekare toplanma alanı düştüğü tespit
edildi.
Deprem
çalışmalarına nereden başlanması gerektiğini büyük veri teknolojileri ve yapay
zekâ algoritmalarıyla tespit edebildiklerini belirten Altun, “Bu bölgelerde
master plan doğrultusunda bina dönüşümünden ziyade mekânsal kalitenin arttığı
projelerle yaklaşılmalıdır. Deprem odaklı dönüşüm içerisine alınacak bölgelerde
yaşayan vatandaşları değer takası ile metrekare tartışmalarının ötesinde
teknolojik bir çözüm gerekmektedir. Mevcut durumda noktasal olarak değer
tespiti yapabilecek teknolojik altyapıya sahibiz. Önemli olan gayrimenkulü bir
değer olarak kabul etmektir” dedi.