Risk yönetiminin doğru öngörülerde bulunmakla başladığını ancak iklim
değişikliği ve sebep olduğu olağan dışı sonuçların öngörüde bulunmayı
zorlaştırdığını ifade eden Axa Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “İklim değişikliği
baktığınızda ekosistemler üzerindeki etkileriyle salgın hastalıklardan
jeopolitik risklere kadar pek çok başka riskle de doğrudan veya dolaylı olarak
bağlantılı. Eğer gezegenimiz 4 derece daha ısınırsa sigorta kavramından
bahsetmek bile zorlaşacak” dedi.
Pandemiyle
beraber sigorta sektörü büyük bir dönüşüm sürecine girmiş durumda. Hem sigorta
şirketlerinin hem de sigorta müşterilerinin alışkanlıkları ve beklentileri
hızla değişiyor. Sigortalılar ve potansiyel sigortalılar artık salt poliçe
içeriğinden ziyade, kurumların iklim değişikliği ve sosyal sorumluluklar gibi
alanlarda yaptıkları ile de ilgileniyor. İş süreçlerini sigortacılığın bir adım
ötesine taşıyarak tüm taraflar için değer yaratmaya çalışan şirketler arasında
Axa Sigorta bulunuyor. Son dönemde iklim değişikliği, aktif yaşam ve pandemi
konusunda hayata geçirdiği uygulamalarla adından söz ettiren Axa Sigorta’nın
CEO’su Yavuz Ölken, ödeyenin ötesinde bir çözüm ortağı olmayı hedefleyen kurum
kültürüyle beraber tüm insanlığı ilgilendiren konularda sürdürülebilir kararlar
aldıklarını ve cesaretli adımlar attıklarını ifade etti. Özellikle pandemi
sürecinde kesintisiz bir şekilde hizmet vermeyi sürdürdüklerini ve bu dönemde
önemli bir tecrübe kazandıklarını belirten Ölken, pandeminin yanında iklim
değişikliğinin de dünyamızı tehdit ettiğini dile getirdi. Ölken, Axa
Sigorta’nın uygulamaya aldığı sosyal sorumluluk çalışmaları ve Axa Araştırma
Fonu tarafından yürütülen faaliyetlerin iklim değişikliğini kontrol edilebilir
bir seviyede tutmayı amaçladığını, bunun yanında yeni sigorta ihtiyaçları için
yeni nesil parametrik sigorta gibi ürünlerle piyasaya çözümler sunmaya devam
edeceklerini söyledi.
Öncelikle
pandemi dönemi ve sonrasında sigorta sektörüyle başlayalım isterseniz. Pandemi
dönemi iş süreçlerini, çalışma koşullarını ve iş performansını nasıl etkiledi?
Kurum olarak gözünüze çarpan noktalar neler oldu?
Axa
Sigorta olarak bizim için çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve iş
ortaklarımızın sağlığı her şeyden önce geliyor. Bu sebeple salgının ilk
gününden itibaren bu konuda gerekli önlemlerimizi aldık. 12 Mart’tan bu yana
evlerimizden çalışıyoruz. Bu noktada güçlü teknoloji altyapımızın, dijital
olgunluğa erişmiş acente ağımızın ve teşkilatımızın evden çalışma modeline
geçiş konusunda elimizi güçlendirdiği açık. Bu sayede müşterilerimize benzersiz
günler yaşadığımız bir dönemde kesintisiz hizmet vermeyi sürdürdük. Çünkü işin
nihayetinde yangın, deprem, sel, kaza gibi risklerin de bir yandan devam
ettiğini ve müşterilerimizin bize ihtiyacı olabileceğini unutmamamız
gerekiyordu.
Çalışma
arkadaşlarımız da bu sürece hızla adapte olarak verimli bir şekilde çalışmaya
devam ettiler. Bu dönemde aslında bir yandan teknolojik altyapımızın ne kadar
sağlam olduğunu test ederken bir yandan da çalışma arkadaşlarımızın esnek
çalışma modelinde motivasyon ve disiplinlerini sürdürdüklerini gördük. Tabii ki
biz de şirket olarak çalışanlarımızın zihinsel ve fiziksel sağlığını korumak
için pek çok çalışma gerçekleştirdik. Çalışan Psikolojik Destek Hizmeti, Doktor
Danışma Hattı, Evde Muayene gibi pek çok imkanla çalışanlarımızın yanında
olduğumuzu gösterdik.
Bu
dönemde iş süreçlerimizde de hem çalışanlarımızın hem acentelerimizin hem de müşterilerimizin
hayatını kolaylaştıracak geliştirmelere imza attık. Örneğin, sağlık ve BES
ürünlerimizle ilgili üretim ve tazminat sürecini kolaylaştırma amaçlı
geliştirmelerle bu işlemlerin evrak aslı ve çıktı olmaksızın kolaylıkla
halledilmesini sağladık. Dünya Dostu Sigortacılık yaklaşımıyla çalışan bir
şirket olarak bu süreci kâğıt tüketimini azaltmak amacıyla acentelerimizi
basılı poliçe yerine online poliçe kullanmaya yönlendirmek amacıyla bir fırsat
olarak gördük; böylece 45 milyon poliçe kâğıdın poliçe basımında
kullanılmasının önüne geçtik. Ayrıca acentelerimizin bu süreçte iletişim
çalışmalarına ve işlerine kolayca devam etmelerini sağlamak adına müşterilerine
uzaktan da iletebilecekleri ve dijital mecralarda kullanabilecekleri görsel
çalışmalar hazırladık.
Yine
dönemin gerekliliklerine adapte olarak acentelerimizle dijital iletişim yoluyla
bir araya gelmeye başladık. 7 Nisan’da sektörümüzde bir ilke imza atarak o
tarihte yapmayı planladığımız acente buluşmamızı, sosyal mesafeyi sağlamak
amacıyla online olarak gerçekleştirdik. Bu çabamızı Haziran ayındaki
buluşmamızda da sürdürdük.
Pandeminin
ilk etkilerinin göründüğü günlerden bugüne kadar çok önemli öğretilerimiz oldu.
Sakin, sabırlı, anlayışlı, anlamak için dinleyen ve her zaman ödeyenden çözüm
ortağına dönüşüme odaklanan kurum kültürümüz sürdürülebilir kararlar almamızı
ve cesaretli adımlar atmamızı sağladı. Bu çerçevede ilk 6 aylık sonuçlarımızda
yılbaşında belirlediğimiz bütçe hedeflerimizin biraz altında ama büyümeyi
başarabilmiş, güçlü sermaye yapımızı korumuş, kârlılık anlamımda da güçlü
rezervlerimiz ve fon yönetimimiz ile
yılın tamamını garantiye alacak bir noktayı yakalamış durumdayız.
Bu
süreçte müşteri davranışlarında ne gibi değişimler gözlemlediniz? Axa Sigorta
olarak nasıl ürünlerle müşterilerinizi desteklediniz? Müşteri ile olan
ilişkilerinizi ve iletişiminizi nasıl yönettiniz?
Tabii
ki, COVID-19 öncesinde insanların hayata bakışı, beklentileri ve yaşam tarzı
bugün olduğundan çok daha farklıydı. COVID-19 bir anda hızlı bir değişimden
geçmemize sebep oldu. Biz de bu dönemde bu hızla değişen ortamda
müşterilerimizin yanında olduğumuzu hissettirmek adına hızla harekete geçtik.
Müşterilerimizin hayatlarının her anında güvenebilecekleri gerçek bir çözüm
ortağı olma vizyonumuzu sürdürdük. Öncelikle istisna olmasına karşın özel
sağlık sigortası ve tamamlayıcı sağlık sigortası müşterilerimizin COVID-19
tedavi masraflarını karşılamak için hızla aksiyon aldık. Temmuz ayı itibarıyla da
gelecekte oluşabilecek tüm salgın hastalıkları kalıcı olarak teminat altına
aldık. Aynı zamanda standart tek kişilik özel oda, yemek ve refakatçi giderleri
de bu kapsama dahil edildi.
Diğer
taraftan tüm dünyada ekonomik dalgalanmalar yaşandığı için müşterilerimizin
ödeme süreçlerini kolaylaştırmaya odaklandık. “Bir Ay Bedava” kampanyalarımızla
kasko, konut ve trafik sigortası ürünlerimizde sigortalılarımıza kolaylıklar
sağladık. Kasko ve konut ürünlerimizde hem yenilemelerde hem de yeni
poliçelerde geçerli olacak şekilde yıllık bazda bir aylık prime karşılık gelen
tutarda indirimi müşterilerimize yansıttık. Aynı indirimi Zorunlu Trafik
Sigortası ürünümüzde ise Mayıs ayı içinde yenilenecek olan ve Axa Sigorta’nın
Riskli Sigortalılar Havuzu’nda yer almayan mevcut poliçeler için tavan prim
üzerinden uygulamaya başladık. Her üç üründe de anlaşmalı bankaların kredi
kartlarıyla yapılan ödemelerde bir ay erteleme fırsatı sunduk. Emeklilik
dışındaki tüm ürünlerimizde anlaşmalı banka kredi kartlarıyla blokeli yapılan
ödemelerde 1 ay taksit öteleme imkânı da sağladık. Salgın süresince büyük bir
özveriyle mücadele eden doktor, hemşire ve eczacılarımızın kasko ve konut
poliçelerinde, sağlık kurumlarının ise işyeri poliçelerinde yüzde 15 oranında
bir indirim uygulamasına başladık. 40 yaş üzeri müşterilerimize ise tamamlayıcı
sağlık sigortalarında yüzde 10 indirim sağlıyoruz. Ayrıca tamamlayıcı sağlık
sigortası, kasko, konut, işyeri ve eczane paket ürünlerimizde müşterilerimizin
ödemelerini rahatlatmak amacıyla ödeme planlarını 10 takside kadar çıkardık.
Evden
çıkmasalar bile acil durumlarda ihtiyaç duyacakları otomobillerinin hasarlarını
tamir ettirebilmeleri için, istedikleri zaman istedikleri yerde hasarlı
otomobil cam onarımı yaptırabilecekleri “Yerinde Cam Değişimi” ve araçlarını
evlerinden alarak tamire götürmelerini sağlayan “Ücretsiz Çekici”
hizmetlerimizle müşterilerimize destek verdik.
Nisan
ve Mayıs ayları boyunca EvdekiBakıcım danışmanlık hizmetini ücretsiz olarak
sunarak çocuklarının uzaktan eğitim sürecine destek olan ebeveynlerin hayatını
kolaylaştırmaya odaklandık. Hem güçlü bir bağışıklık sisteminin hem de zihinsel
sağlığın önemli olduğu salgın döneminde bir diyetisyen ve bir psikolog Axa
Sigorta müşterilerine uygulama üzerinden bir ay boyunca 7/24 destek verdi.
Mayıs ayının başında hayata geçirdiğimiz “Axa Doktor Danışma Hattı”mız ise
sağlık sigortası müşterilerimizin hastaneye gitmesi gerekmeden doktorlara
danışmasına olanak sağlıyor. “Axa Doktor Danışma Hattı” telefonla 7/24
ulaşılabilen “Anında Doktora Sor”, AxaFit üzerinden doktorlarla yazışma imkânı
veren DoktorDerKi ve randevu sistemi ile tüm branşlarda uzman doktorlarla
görüntülü görüşme sağlayan “Doktorla Görüntülü Görüş” seçenekleri ile
müşterilerimizin seçkin ve özel hastanelerin uzman doktorlarından oluşturulmuş
bir doktor ağı ile tüm branşlarda randevu alınarak görüşmesini sağlıyor.
İletişim
çalışmalarımızla da müşterilerimizin hayatına dokunan işlere imza attık. Axa
Türkiye Instagram hesabımızdan uzman konuklarla gerçekleştirdiğimiz Axa ile
Evde Kal canlı yayınları ile spor, beslenme, drama ve psikoloji gibi
başlıklarda sağlıklı yaşam önerileri sunduk. Pozitif iletişim yaklaşımımızla
sadece müşterilerimizin değil Axa Sigorta sosyal medya hesaplarını takip eden
herkesin kendini daha iyi hissetmesini sağlayacak içerikler hazırladık.
Tüm
bu çalışmalar ile sigortalılarımız ve acentelerimiz ile bağ kurma konusunda
oldukça önemli adımlar attık ve karşılığını aldığımızı söyleyebiliriz. Bu zorlu
süreçte yaklaşık 2 yıldır insanı merkezine koyan sigorta 4.0 stratejimizin ne
kadar doğru olduğunu ve ne kadar doğru bir yatırım yapmış olduğumuzu da görmüş
olduk.
2020
Küresel Riskler Raporu’nda çevresel risklerin en üst sırada yer aldığını
gördük. Derken COVID-19 ve pandemi tüm dünyayı sarstı. Pandemiyi hızla artan
siber saldırılar takip etti. Swiss Re’nin son yaptığı çalışmalardan birinde ise
iklim risklerinin önlem alınmadığı hâlde sigortalanabilir olmaktan çıkabileceği
söyleniyor. Sektörleri tehdit eden risklerin bu kadar hızlı değiştiği bir
dünyada risk algısı ve sigortaya bakış nasıl gelişiyor?
Axa
olarak geçen yıl altıncısını yayınladığımız Gelecek Riskleri (Future Risks)
raporuna göre üst üste dört yıldır insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük
risk iklim değişikliği. İklim değişikliği kendi başına bir risk de değil.
Baktığınızda ekosistemler üzerindeki etkileriyle salgın hastalıklardan
jeopolitik risklere kadar pek çok başka riskle de doğrudan veya dolaylı olarak
bağlantılı, yani bir anlamda karşılıklı bir ilişki içinde. Yaptığımız
çalışmalar ve elimizdeki araştırmalardan biliyoruz. İklim değişikliği ve sebep
olduğu anomaliler öngörülerimizi oldukça zorlaştırıyor ki risk yönetimi doğru
öngörülerde bulunmakla başlar; ardından bu risklere uygun olarak önlemler almak
gelir. Sadece 2018 yılında dünya çapında iklim değişikliği kaynaklı afetlerin
maliyeti 225 milyar doların üzerinde. Ekonomik volatilite yaratacak kadar
önemli bir konu olan iklim değişikliği sebebiyle sigorta sektörü olarak
ödediğimiz hasar 2 milyar lira. Sigorta edilmemiş varlıklar sebebiyle oluşan
ekonomik ve çevresel zararların ise 4-5 milyar liraya ulaştığını düşünüyoruz.
Eğer gezegenimiz 4 derece daha ısınırsa sigorta kavramından bahsetmek bile
zorlaşacak.
Axa
olarak iklim değişikliği yayınladığımız İklim Raporumuzla kamuoyu ile
paylaşıyoruz. Bu yılki raporumuzdan konusunda çok net bir duruşumuz var. İklim
Stratejimizi 2019 sonunda BM Çevre Programı Finansal Girişimi ile
düzenlediğimiz Axa Climate Day etkinliği ile duyurmuştuk. İklim değişikliğiyle
mücadele konusunda kat ettiğimiz yolu da her yıl paylaşabileceğim güzel bir
haber 2012-2019 yılları arasında çalışan başına düşen karbon salınımımızı %32
azaltmayı başarmış olmamız.
Tüm
bu gelişmeler risk algısının değişmesine sebep oluyor ve yeni çözümleri ve
yaklaşımları kaçınılmaz hale getiriyor. Axa Grubu’nun sadece iklim
değişikliğine odaklanan Axa Climate ekibi bu noktada müşterilerimize parametrik
sigorta ürünümüzle destek veriyor. 2000’li yılların başlarında ortaya çıkan ve
teknolojinin gelişmesiyle daha da yaygınlaşan parametrik sigorta ürünlerimizle
bugün 4 kıtada 20 ülkede müşterilerimize inovatif çözümler sunuyoruz.
Ekosistemimizi güçlendiren parametrik sigorta ürünlerini, 2016 yılından bu yana
Axa Corporate Solutions aracılığıyla Türkiye’deki müşterilerimizle
buluşturuyoruz. Parametrik sigorta, standart ürünlerde kapsam dışı kalan
fiziksel hasarlardan kaynaklanan kâr kaybını ortada fiziksel bir hasar olmasa
da karşılayan farklı ve yenilikçi bir ürün. Örneğin kar yağışının beklenenin
altında olması sebebiyle beklediği kadar müşteri çekemeyen bir kayak tesisinin
yaşadığı finansal zarar, bu ürün sayesinde tazmin edilebiliyor.
Yağış
azlığı, yüksek/düşük hava sıcaklığı, mahsul verimi, rüzgâr hızı, dalga
yüksekliği gibi farklı göstergelerle müşterilerimizin risklerini analiz ediyor,
frekans ve miktarı hesaplıyor, bu risklerin finansal etkilerini hesapladıktan
sonra riskin gerçekleşmesi durumunda belgelenmiş verilere göre müşterilerimizin
zararını karşılıyoruz. Bu aşamada uydu görüntüleme dahil pek çok teknolojiden
faydalanıyoruz. Türkiye’den özellikle enerji, inşaat ve yiyecek-içecek
sektörlerinden talep alıyoruz. Önümüzdeki dönemde de hava koşullarında beklenen
değişimlerin yanı sıra tazminat ödemede fiziksel hasar şartı bulunmaması ve
ekspertiz süreçlerinin ortadan kalkması sebebiyle Türkiye pazarında da
penetrasyonun artacağını öngörüyoruz.
Ayrıca
Dünya Dostu Sigortacılık yaklaşımıyla “yaparak örnek olmayı” hedefliyoruz ve
buna göre çözümler üzerinde çalışıyoruz. Acentelerimizi “Dünya Dostu Acente”
olmaya çağırıyor, karbon ayak izlerini azaltmaya teşvik ediyoruz. Ne mutlu ki
bugüne kadar 400 acentemiz bu girişimimize destek verdi, diğer acentelerimizin
de hazırlıklarını sürdürdüğünü biliyoruz. Axa Tüm Kalplerde Gönüllüleri ile
iklim değişikliği odağında çalışmalar yapıyor, ekiplerimizin farkındalığını
artırıyoruz. Operasyonel süreçlerimizden kaynaklanan karbon ayak izimizi
azaltmak ve Yeşil Ofis olmak için ofislerimizde değişiklikler
gerçekleştiriyoruz. Dünya Dostu binaların artmasını teşvik etmek için
müşterilerimize farklı avantajlar sağlayan ürünler geliştiriyoruz.
Ancak
sigortacı olarak rolümüz burada bitmiyor. İletişim çalışmalarımız ve
sponsorluklarımızla bu yaklaşımımızı işimizin dışına da taşıyoruz. Zaten
biliyoruz ki tüketiciler de şirketlerine ve markaların toplumsal ve çevresel
konularda daha fazla inisiyatif almasını istiyor. HaberTürk’te yayınlanan Bakış
programı ile iklim değişikliği ile mücadele konusundaki iyi örnekleri ve
yapılması gerekenleri uzmanlar ve akademisyenlerle ekranlara taşıyoruz.
TABİT’İN Akıllı Tarım projesi, Lisinia Doğa Projesi, Datça Murat Çiftliği’nin
Ata Tohumları projesi ile değerler ortaklığı yapıyoruz.
Axa
Sigorta olarak son dönemde Aktif Yaşam Derneği (AYD) ve WWF-Türkiye ile “Dünya
İçin Hareket Et” projesine start verdiniz. Axa Sigorta neden böyle bir iş
birliğinde yer almayı tercih etti? Gelecek dönemde gerçekleştirmeyi
planladığınız başka projeler ya da iş birlikleri var mı?
Dünya
için Hareket Et (DİHE), proje ortaklarımız olan AYD ve WWF-Türkiye ile birlikte
ile daha hareketli bir yaşam tarzının insan sağlığı açısından yarattığı
değerin, iklim krizi açısından dünyanın bağışıklığı için de yaratılabileceğine
dikkat çekmeyi amaçladığımız projemiz.
Burada
bize ilham veren Axa Gelecek Riskleri raporumuzdaki bağlantılılık ilkesi oldu.
Bu ilke çerçevesinde insanların daha hareketli bir yaşam sürmesinin kendi
sağlıkları ötesinde dünyanın sağlığı açısından da bir değer yarattığını ortaya
koymak istedik. Söz konusu değeri iki noktada görüyoruz: Karbon ayak izimizi
azaltmanın kaçınılmaz olduğu bu dönemde hareketli yaşamın da karbon ayak izini
düşürmek konusunda insanların seçenekleri arasında yer almasını sağlamak ve
hareketsiz bir yaşamın insan sağlığı ile sağlık sistemine getirdiği ekonomik ve
çevresel maliyetleri azaltmak. Bu bağlantıyı da AYD ve İstanbulON İTÜ Kentsel
Hareketlilik Laboratuvarı ile birlikte yaptığımız araştırmayla ortaya koyduk.
Örneğin
araştırmanın en çarpıcı çıktılarından biri Türkiye’de insanların iklim
değişikliğinden endişe duyduklarını söylemelerine karşılık bunun ‘başka
coğrafyaların sorunu’ olduğunu düşünmeleri. Oysa, yaşadığımız salgın da
gösteriyor ki iklim değişikliği coğrafi sınır tanımıyor. Bir diğer ilginç veri
ise Türkiye’de her 3 kişiden yalnızca 1’inin yeterli fiziksel aktivite düzeyine
sahip olmasıydı. Bunların da yüzde 70’inin zaten fiziksel olarak aktif olmasını
gerektiren bir işte çalıştığını düşünürsek fiziksel olarak aktif bir toplum
olmadığımız aşikâr. Ne yazık ki fiziksel olarak aktif olmayı da yalnızca spor
yapmak olarak görüyoruz. Burada yıkmamız gereken bir algısal bariyer söz konusu
çünkü aslında günlük hayatımızda bize efor sarf ettiren tüm hareketler bu
kapsama giriyor. Ekstra zaman harcamadan fiziksel aktiviteyi günlük hayatımızın
bir parçası haline getirebiliriz. Her gün özel aracımızı kullanmak yerine 10
bin adım atarak tasarruf edeceğimiz karbon salımı yaklaşık 27 ağacın
temizleyebildiği miktara denk. Ulaşımda kısa mesafeler için yürüyerek ya da
bisiklete binerek karbon ayak izimizi yüzde 50 azaltmamız mümkün. Bunun yanı
sıra atıklarımızı ayrıştırmak, yaşam alanlarımızda ve iş yerlerimizde dünyanın
kaynakları yerine kendi enerjimizi daha çok kullanmak düşündüğümüzden çok daha
fark yaratabilir. Araştırmamızın sevindirici bir sonucu insanların iklim
değişikliği açısından fark yaratacaksa daha hareketli bir yaşam süreceklerini söylüyor
olması.
DİHE
ile hedefimiz iletişim kampanyaları, iş birlikleri, etkinlikler ve
sponsorluklar ile insanlarda daha hareketli bir yaşam sürmeleri, kendi
sağlıklarını ve dünyanın sağlığını korumaları için farkındalık yaratmak. Axa
“insanlığın gelişimi adına insanlar için önemli olanı koruma”yı kendisine amaç
edinmiş bir şirket. Dolayısıyla insanların karşı karşıya olduğu risklerle
mücadeleye destek vermeyi de dünyanın lider sigorta şirketi olarak
sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. Dünya için Hareket Et de bu bakış
açısının somut bir yansıması niteliğinde. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nden bir
gün önce lansmanını yaptığımız projemizin devamıyla güzel sonuçlar elde
edeceğimize inanıyorum.
Globalde
Axa Araştırma Fonu için çok büyük bir kaynak ayrıldığını görüyoruz. Bu tarafta
yapılan araştırmaların sektörümüzde nasıl yansımaları olmasını bekliyorsunuz?
Axa Araştırma Fonu sağlık & yaşam, veri & teknoloji, iklim & çevre
ve ekonomi olmak üzere dört başlıkta küresel toplumsal sorunlara karşı çözüm
bulmaya odaklanan başarılı araştırmacılara destek olma misyonuyla çalışıyor.
Aslına bakarsanız yapılan tüm çalışmaların temel hedefi insanlığın karşı karşıya
olduğu sorunlara yönelik önleyici adımlar atmak ve bu sorunları oluşmadan
engellemek. Riskleri oluşmadan önlemek, önleyici “tedavi”ler geliştirmek
Axa’nın yaklaşımının bir parçası. Dolayısıyla Axa Araştırma Fonu’nun destek
verdiği projelerin de ürünlerimize yansıyan, ürünlerimizi bir adım öteye
taşıyan ve insanlığın gelişimini destekleme çabamıza katkı sağlayan çalışmalar
olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, bulaşıcı hastalıklar Axa Araştırma Fonu’nun
önceliklendirdiği alanlardan biri. Bu sebeple COVID-19 aşısı üzerinde çalışan
Pastör Enstitüsü’ne Mart ayında 2 milyon euroluk bir kaynak ayırdık. Axa
Araştırma Fonu ayrıca bugüne kadar enstitünün bilimsel inovasyon hedefleriyle
fark yaratan ve dang humması, sıtma aşısı, gıda kaynaklı enfeksiyonlar gibi
farklı alanlardaki dokuz projesine daha katkı sağladı. Bunun yanı sıra salgın
hastalıklar, COVID-19 ve salgın sonrası dönem için çözümler arayan projeler
için 5 milyon euro kaynak ayırdı.
ÖLKEN: PANDEMİ SÜRECİNDE
SİGORTALILARIMIZ VE ACENTELERİMİZ İLE BAĞ KURMA KONUSUNDA OLDUKÇA ÖNEMLİ
ADIMLAR ATTIK VE KARŞILIĞINI ALDIĞIMIZI SÖYLEYEBİLİRİZ.